Share This Article
2018 yılında Euro ne olur, euro yükselecek mi yoksa düşecek mi? gibi merak ettiğiniz soruların cevaplarını aşağıda bulabilirsiniz.
Avrupa tarafında 2017 yılında başlayan ECB’nin (Avrupa Merkez Bankası’nın) büyüme ve enflasyon verilerinin tahminlerine yönelik fiyatlanmasıyla birlikte Euro tarafında değerlenmeye neden olmuştur. Bunun altında yatan en büyük sebep Euro tarafındaki 0,2 ila 0,8 bandındaki enflasyon rakamlarının 1,9 ‘a doğru hareketlenmesi ile deflasyon etkisinin ortadan kalkıp artık enflasyona doğru ilerlemesine neden olmuştur. Her ne kadar enflasyon rakamlarının 1,5’li seviyelere oturması enflasyonda baskı oluşturmuş gibi görünse de önceki verilerde 1,9 ‘ları görmesi ilerleyen vadelerde enflasyon tarafında ivmenin olumlu yönde beklenti oluşturmasıyla, ECB ‘nin de yavaş yavaş parasal genişlemeden çıkma söylentileri ile birlikte büyüme ve enflasyon tarafında piyasayı inandırmasıyla Euro tarafındaki beklentilerin olumlu olmasına neden olmuştur. Piyasa oyuncuları tarafından bu gelişmelerin Euro tarafını desteklediğini görmekteyiz.
ÜCRETSİZ DEMO YATIRIM HESABI
100.000$ Sanal Bakiye ile Gerçek Piyasa Koşullarında Yatırıma Başlayın
24 Ocak 2018 ‘de açıklanan PMI verilerine göre Euro bölgesinde endeks Aralık ayındaki 58,1 seviyesinden 58,6’ya yükseldi. Son 12 yılın en kuvvetli artışı anlamına geliyor bu rakamlar. Hizmet ve imalat sektörlerinde aktivite ivmelenirken, iş bulma oranı da hızla yükselmekte. PMI verilerinin detaylarına inince, mevcut üretim kapasitelerinin yavaş yavaş zorlanmaya başladığı da göze çarpıyor. Ham madde maliyetleri ve satış fiyatları da Nisan 2011den bu yana en yüksek tempoya ulaşmış durumda. Euro Hesaplama ile anlı euro tl ne kadar öğrenebilirsiniz.
PMI verisinin önemli bir özelliği, GSMH artışı ile neredeyse birebir korele olarak çalışması diyebiliriz. Üstelik özellikle son sekiz aydır Euro bölgesine ait veriler alt alta konduğunda Avrupa ekonomisinde kalıcı bir toparlanma olduğuna dair şüpheye pek yer kalmıyor. Zaten Euro’nun diğer para birimleri karşısındaki performansı Euro bölgesine ait ekonomik beklentilerin öncü bir göstergesi gibi.
Genel yapıya bakıldığında ECB’nin düşük faiz uygulaması, banka tarafındaki karların düşmesine sebep oldu. ECB ‘nin yakaladığı büyüme ile birlikte sıkı para politikasına doğru hareketlenmeye neden olmuştur. Genişlemeci para politikasına yönelik önlemler alıp artık kademeli bir şekilde azaltıma yönelik hamleler yaparak sıkılaştırmaya yönelik adımlar attığını takip ettik. Bunun en yakın örneği olarak 80 Mio Euro’dan 60 Mio Euro’ya çekmesiyle, en son alınan parasal genişlemeden çıkmaya yönelik atılan hamleye bakılarak 60 Mio Euro’dan 30 Mio Euro’ya geçerek 2018 Eylül ayında sonlanmasını bekleniyor. 2019 başına kadar parasal genişleme tamamen biterken, 2019 son çeyrekten itibaren de Avrupa Merkez Bankası faiz artışlarına başlayabilir. İlk adım mevduat faizinin %-0,40’tan %-0,20’ye; gösterge faiz oranını %0 dan %0,05’e yükseltilmesi olabilir.
Brexit sonrasında 2017’ye olumsuz başlayan Euro bölgesi ekonomisi açısından 2017 sürprizlerle dolu olumlu bir yıl haline dönüşmüştü ekonomik açıdan. Ekonomik aktivitedeki olumlu seyir, IMF’nin, Avrupa “küresel ticaretin motoru” haline dönüştü, yorumuyla perçinlenmiş oldu. Bunun ilk yansımalarını biz de Türkiye olarak artan ihracattan hissedebildik. Önümüzdeki dönemde merkez bankalarının hareketleri sonucunda Euro’da oluşabilecek dalgalanmalar genel tabloyu görmeye engel olmamalı. Euro bölgesinde işler iyi gidiyor ve bu gidiş bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.
Türkiye olarak ihracatımızın %50’si gibi bir payı Euro Bölgesi ülkeler ile gerçekleştirdiğimizi düşünürsek, Euro para birimi ile alış veriş yapan ithalat ve ihracatçılar açısından Euro’nun geleceği büyük bir önem teşkil ediyor. 2016 yılı Avrupa Birliliği açısından önemli bir dönüm noktası oldu. İngiltere’de yapılan referandum ile hükümet halka Avrupa birliğinde kalmak isteyip istemediklerini sordu. Bunun cevabı ise net şekilde “Hayır” oldu. İngiltere’nin Avrupa Birliğinden çıkması Avrupa’da soğuk duş etkisi yarattı. Beklentilerin bir hayli dışında gerçekleşen Brexit referandumu sonrasında diğer Avrupa ülkeleri ise bu durumu sorgular oldu.
En yakın tarih olarak 2017 yılı içerisinde İtalya’da aynı tipte bir referanduma gidebilir. İtalya’da Renzi hükümetinin istifasından sonra ana muhalefetin Birlikten çıkma yanlısı oluşu İtalya tarafında yeni bir oluşumun göstergesi olarak kabul ediliyor. İtalya’nın da referandum yoluyla Avrupa Birliğinden çıkması durumu, birliğin çözülmesi yönünde tetikleyici unsur olacaktır. Böyle bir senaryo kuşkusuz Euro para birimi için hiç hoş olmayacaktır.
Euro’yu baskı altında tutan en büyük sebeplerden biri Avrupa Birliliğinin devamlılığının Brexit ile sorgulanıyor olması ve İtalya ile dağılma sürecin başlayıp başlamayacağı düşüncesi bile Euro para birimi üzerinde bir baskının oluşmasına neden oluyor. Diğer ikincil en büyük sebep ise 2008 küresel finans krizinden sonra ABD ekonomisinin kademeli toparlanmasına karşın, Avrupa bölgesinin halen parasal genişlemeye devam etmesine karşın makro ekonomik verilerde halen kalıcı düzelmenin yaşanmaması, elbetteki bir çok kesmi rahatsız etmekte. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi’nin elindeki her türlü silahı kullanmasına rağmen ekonomiyi canlandıramaması elbette bir çok farklı demografik nedenlere de bağlı. Yaşlanan Avrupa, nüfusu azalan ülkeler, dinamik enerjiye sahip olmayan genç nüfus, tüketmeyen toplumlar ekonomik canlanmayı beraberinde getirememekte.
Küresel kriz sonrası hemen hemen aynı dönemlerde parasal genişlemeye giden Avrupa Merkez Bankası ile FED’in bu adımları ABD tarafında karşılık bulurken, ABD’nin ekonomik toparlanmada tersine yavaş yavaş sıkılaştırma tarafına yönelmesi, global krizde basılan paranın ana vatanına geri dönme sürecini başlatıyor olması, Dolar’a olan talebi arttıran en büyük etkenlerin başında geliyor. Bu durum Euro’nun Dolar karşısında da ne kadar üzün süre cari fiyat seviyelerinde sürdürülebilir olması birçok kesim tarafından sorgulanmakta.
Hal böyle olunca yakın bir zaman diliminde EUR/USD paritesi ilk çıkış tarihlerindeki 0,85 seviyelerine geri dönecek mi sorusunun cevabını aslında çok da uzaklarda aramamak gerekiyor. Yukarıda saydığımız bir çok ana faktör şu an Dolar’ın lehine çalışmakta. Euro aslında bağıra bağıra ben eriyorum diyor. Ancak kısa veya orta vadede ki gelecek dönemde yaşanabilecek olası jeopolitik ve siyasi beklenmedik gelişmeler paritenin seyrini bir anda tersine de çevirebilir. Politika yapıcıların mutlaka ki bazı baz senaryoları olacaktır elbet ama bazen ok yaydan çıktığı zaman kur savaşlarında ülkeler birbirlerine çok acımasızca davranabiliyorlar. Bu durumda ABD kendi çıkarları için Avrupa Birliğine bazı noktalarda hiç acımayabilir.