YATIRIM SÖZLÜĞÜ

YATIRIM HAKKINDA HER ŞEY

Resesyon Nedir?

Bu bilgileri arkadaşlarınla paylaş:

RESESYON NEDİR?

Resesyon, bir ekonomide belirgin bir durgunluk yaşandığı dönemleri ifade eder ve genel olarak birkaç çeyrek dönem boyunca ekonomik faaliyetlerdeki düşüşle tanımlanır. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'da (GSYİH) birbirini takip eden iki çeyreklik negatif büyüme, resesyonun teknik göstergelerinden biridir. Ancak bazı ekonomistlere göre resesyonu belirlemek için yalnızca GSYİH büyümesi yeterli değildir; endüstriyel üretim, istihdam oranları, reel gelirler ve ticaret verileri gibi makroekonomik göstergeler de dikkate alınmalıdır.


IMF'nin tanımına göre, resesyon için belirli bir zaman sınırı olmamakla birlikte, ekonomik durgunluk dönemleri sırasında üretim ve ticarette belirgin bir azalma yaşanır. Örneğin, 2008-2009 yıllarında yaşanan küresel resesyon, dünya genelinde ciddi ekonomik zorluklara neden olmuş ve merkez bankalarını farklı para politikaları uygulamaya yönlendirmiştir.


ÜCRETSİZ FOREX SEMİNERİ İLE YATIRIMCILIĞA İLK ADIM.

Bilmemek değil öğrenmemek kayıp. Sizi InvestAZ yatırım dünyası ile forex piyasalarını öğrenmeye davet ediyoruz. 

ÜCRETSİZ KATIL

IMF'ye göre sırasıyla 1975-1982-1991 ve 2009 yıllarında dünyada dört küresel resesyon yaşanmıştır. 2009 yılında yaşanan bu son durgunluk daha önce yaşanan resesyonlardan daha etkili ve uzun süreli olmuştur.2010 yılından itibaren yavaş olsa da dünya ekonomileri bir toparlanma sürecine girmiştir.

Resesyon Türleri ve Ekonomik Etkileri

Resesyonlar farklı şekillerde kategorize edilebilir. U tipi resesyon, ekonominin yavaş toparlandığı bir dönemi ifade ederken, V tipi resesyon, kısa süren bir durgunluk sonrası hızlı toparlanmayı temsil eder. W tipi resesyon ise ekonomik toparlanma ile durgunluk arasında tekrar eden bir dalgalanmayı ifade eder. Her bir resesyon türü, ekonomik dinamikler ve alınan önlemler açısından farklı etkiler yaratır.


Resesyon, ekonomik durgunluk, işsizlik artışı, gelirlerin azalması ve yatırımların düşmesi gibi etkilerle ülke ekonomilerini olumsuz etkiler. Özellikle ticaret hacmi küçülür, şirket iflasları artar ve tüketici güveni azalır. Ancak, yapısal reformlar ve uygun para politikaları uygulandığında bu süreç, ekonominin yeniden toparlanması için bir fırsata dönüşebilir.


Resesyonun Küresel Tarihçesi

Dünya genelinde resesyon dönemleri sık yaşanmamakla birlikte, özellikle küresel ekonomik sistemin birbirine bağlılığı nedeniyle etkileri daha geniş çaplı hissedilir. IMF'ye göre, 1975, 1982, 1991 ve 2009 yıllarında dört büyük küresel resesyon yaşanmıştır. Özellikle 2008-2009 yıllarındaki küresel mali kriz, modern tarih boyunca en ağır ekonomik durgunluklardan biri olarak kabul edilir.


Ekonomik durgunluk dönemleri, merkez bankaları ve hükümetler için faiz oranlarını düşürmek ve harcamaları teşvik etmek gibi politika değişikliklerini gerektirir. Bu önlemler, ekonomiyi canlandırmak ve tüketim seviyelerini artırmak için uygulanır. Ancak, resesyonun süresi genellikle altı ila on sekiz ay arasında değişmekte olup, her ülke için farklı sonuçlar doğurabilir.


Resesyon, ekonomik faaliyetlerde geçici bir durgunluk olarak tanımlansa da etkileri uzun vadeli olabilmektedir. Küresel resesyon örnekleri, ekonomik politikaların ve yapısal reformların önemini ortaya koymaktadır. Ekonomiler, resesyon dönemlerinde alınan doğru önlemlerle toparlanabilir ve daha sürdürülebilir bir büyüme modeline geçiş yapabilir. Ancak, bu süreçte işsizlik, gelir kaybı ve azalan ticaret hacmi gibi zorluklarla karşılaşılması kaçınılmazdır.

Resesyonun Nedenleri

Resesyon, bir ekonomideki büyümenin yavaşlaması veya durması sonucu ortaya çıkan bir durgunluk dönemidir. Bu süreç, çeşitli makroekonomik, psikolojik ve dışsal faktörlerin bir araya gelmesiyle tetiklenir. Resesyonun nedenlerini anlamak, hem mevcut ekonomik durumu değerlendirmek hem de gelecekteki ekonomik krizlere karşı önlem almak açısından önemlidir.


Makroekonomik faktörler, resesyonun en temel nedenleri arasında yer alır. Aşırı büyüme dönemlerinin ardından gelen yavaşlamalar, ekonomik faaliyetlerin durağan hale dönüşmesine yol açabilir. Bunun yanı sıra, dış ticaret dengesizlikleri, ithalat ve ihracat arasındaki dengesizlikler nedeniyle ticaret açıklarını artırarak resesyon riskini yükseltir. Enflasyon baskısı ve yüksek faiz oranları, tüketici harcamalarını ve yatırımları azaltarak ekonomik büyümenin nüfus artış hızının altına inmesine neden olabilir. Ayrıca, finansal krizler ve üretimde gerileme, ekonomik faaliyetlerin genel bir durgunluğa girmesine katkı sağlar.


Tüketici ve yatırımcı güvenindeki azalma, resesyonu tetikleyen önemli faktörlerdendir. Tüketiciler harcamalarını kıstığında, işletmeler üretimi ve yatırımları azaltmak zorunda kalır. Talep şokları, bu döngüyü daha da derinleştirebilir. Ayrıca, toplumda belirsizliklerin artması ve geleceğe dair güvensizlik, ekonomik faaliyetlerin yavaşlamasına neden olur. Bu tür psikolojik faktörler, ekonomik durgunluğun hızlanmasına ve daha uzun süreli bir resesyona dönüşmesine yol açabilir.


Dışsal şoklar, resesyonun ortaya çıkmasında belirleyici bir rol oynar. Pandemi gibi beklenmedik olaylar, küresel tedarik zincirlerini ve ekonomik faaliyetleri aksatarak üretimde gerilemeye ve talep kaybına neden olabilir. Küresel ekonomideki durgunluklar, özellikle dış ticarete bağımlı ülkeler için ciddi bir tehdit oluşturur. Örneğin, büyük ekonomilerde yaşanan bir daralma, küresel etkiler yaratarak diğer ülkeleri de olumsuz etkileyebilir.


Resesyonun nedenleri, ekonomik dengelerin karmaşıklığını gözler önüne serer. Her bir faktör, tek başına veya diğer nedenlerle birlikte çalışarak ekonomik durgunluğa yol açabilir. Bu nedenle, resesyona karşı alınacak önlemler, makroekonomik, psikolojik ve dışsal şokların bütüncül bir şekilde ele alınmasını gerektirir. Ekonomik faaliyetlerin sürdürülebilir bir büyüme ortamında devam etmesi için hem kısa vadeli politikalar hem de uzun vadeli yapısal reformlar önemlidir.

Resesyonun Etkileri

Resesyon, ekonomik durgunluk dönemlerinde çeşitli sektörler, şirketler ve bireyler üzerinde geniş çaplı etkiler yaratır. İşsizlik artışı, üretim düşüşü ve finansal piyasalardaki dalgalanmalar, resesyonun en belirgin sonuçlarındandır.


Resesyon dönemlerinde iş kayıpları artar ve işsizlik oranı yükselir. Şirketler, azalan tüketici harcamaları ve daralan piyasa koşulları nedeniyle maliyetlerini azaltma yoluna gider. Bu durum, birçok işletmenin küçülmesine veya faaliyetlerini durdurmasına neden olabilir. Kredi krizi, şirketlerin finansmana erişimini zorlaştırır, bu da yatırım daralması ve üretim düşüşüne yol açar.


Resesyon, bazı sektörlerde daha derin etkiler yaratır. Perakende sektörü, düşen tüketici harcamaları nedeniyle gelir kaybına uğrar. İnşaat ve gayrimenkul sektörü, yüksek faiz oranları ve azalan talep nedeniyle durgunluk yaşar. Üretim sektörlerinde daralma, ekonomik faaliyetlerin genel olarak yavaşlamasına katkıda bulunur.


Resesyon, finansal istikrarsızlık yaratarak borsa ve finansal piyasalarda dalgalanmalara neden olur. Yatırımcılar, belirsizlik nedeniyle riskli varlıklardan uzak dururken, borsa değer kaybeder. Faiz oranlarındaki artışlar ve kredi sıkılaşması, finansal piyasalarda likidite sorunlarına yol açabilir. Resesyon, bireylerin yaşam maliyetlerini artırırken ekonomik güveni sarsar. Ancak, doğru politikalar ve reformlarla bu etkiler hafifletilebilir ve ekonomik istikrar yeniden sağlanabilir.


Resesyonun Süresi

Resesyonun süresi, ekonomik daralmanın derinliğine ve toparlanma için alınan önlemlerin etkinliğine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Genel olarak resesyonlar, altı ay ile on sekiz ay arasında sürse de daha derin ekonomik krizlerde bu süre uzayabilir. Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu gibi kuruluşlar, resesyon dönemlerini belirlerken GSYİH, istihdam oranı, satın alma gücü ve hisse senedi fiyatları gibi göstergeleri analiz eder.


Derin resesyon, ekonomik faaliyetlerdeki keskin düşüşlerle tanımlanır ve genellikle uzun sürer. W tipi resesyon gibi durumlarda, ekonomideki toparlanma kısa sürede yeniden durgunluğa dönüşebil


1930’lardaki Büyük Buhran, dört yıldan fazla süren derin bir resesyon olarak tarihe geçmiştir. Daha yakın tarihlerde, 2008-2009 küresel finansal krizi yaklaşık on sekiz ay sürmüş ve dünya ekonomisinde kalıcı etkiler bırakmıştır. 1973-1975 yılları arasında yaşanan petrol krizi kaynaklı resesyon ise iki yıl kadar sürerek enflasyon ve işsizlik oranlarını ciddi şekilde artırmıştır. Resesyonun süresi, ekonomideki toparlanma hızını etkileyen verim eğrisi, faiz oranları ve istihdam gibi faktörlere de bağlıdır. Etkili ekonomik politikalar ve yapısal reformlar, resesyonun süresini kısaltmada kritik rol oynar.


Resesyondan Korunma Yolları

Resesyonun etkilerini azaltmak için bireysel ve toplumsal önlemler alınabilir. Bireyler, acil durum fonları oluşturarak beklenmedik harcamalara karşı hazırlıklı olabilir. Borç ve faiz oranlarını dikkatle yönetmek ve güvenilir yatırım araçlarına yönelmek önemlidir. Harcamaları azaltarak tasarruf tedbirleri almak da mali istikrarı destekler. Devletler, kamu harcamalarını artırarak, teşvik paketleri ve sübvansiyonlarla ekonomik büyümeyi destekler. Dolaysız vergiler gibi düzenlemelerle halkın satın alma gücü korunur. Merkez bankaları, genişletici para politikaları ile faiz oranlarını düşürerek borçlanma ve tüketimi teşvik eder. Bu önlemler, ekonomik canlanmayı hızlandırabilir. Bu stratejiler, resesyonun olumsuz etkilerini hafifletmek ve ekonomik istikrarı sağlamak için önemlidir.


Resesyonda Yatırım Stratejileri

Resesyon dönemlerinde yatırım stratejilerini doğru şekilde planlamak, ekonomik dalgalanmaların olumsuz etkilerini hafifletmek ve fırsatlardan yararlanmak için önemlidir. Bu dönemde güvenli yatırım araçları ve çeşitlendirilmiş bir portföy, riski azaltmada etkili olabilir.


Resesyon dönemlerinde altın, yatırım fonları ve ETF’ler, güvenli liman olarak tercih edilen araçlardır. Gıda sektörü, sağlık sektörü ve temel tüketim ürünleri, ekonomik durgunluktan daha az etkilenir ve istikrarlı getiri sağlayabilir. Defansif hisseler, piyasa dalgalanmalarına karşı dayanıklı yapılarıyla öne çıkar.


Portföyü çeşitlendirmek, riski dağıtarak yatırımların korunmasını sağlar. Farklı varlık sınıflarına yatırım yaparak uzun vadeli büyüme potansiyeli olan alanlara odaklanılabilir. Ayrıca, temettüleri yeniden yatırım yapmak, gelecekteki getirileri artırabilir.


Resesyon dönemleri, uzun vadeli yatırım fırsatlarını değerlendirmek için ideal olabilir. Düşük fiyat seviyelerindeki yatırımlar, ekonomik toparlanma sırasında yüksek getiri sağlayabilir. Sabırlı bir yaklaşım ve piyasa trendlerini iyi analiz etmek, bu süreçte başarının anahtarıdır. Doğru yatırım stratejileriyle, resesyon dönemleri fırsata dönüştürülebilir ve ekonomik belirsizlikler daha az zarar ile atlatılabilir.


Resesyon ve Stagflasyon Farkı

Resesyon ve stagflasyon, ekonomik zorlukları tanımlayan iki farklı terimdir. Resesyon, ekonomik büyümenin durması veya negatif hale gelmesiyle GSYİH, istihdam ve yatırımda düşüş yaşanan bir dönemi ifade eder. Buna karşın stagflasyon, ekonomik durgunlukla birlikte enflasyon ve işsizlik oranının aynı anda artış gösterdiği karmaşık bir ekonomik durumu tanımlar.


Stagflasyon, ekonomik büyümenin yavaşladığı, piyasa durgunluğunun görüldüğü ancak fiyatların yükselmeye devam ettiği bir durumdur. Bu, ekonomi yönetimi için ciddi bir zorluk oluşturur çünkü hem enflasyonla mücadele hem de durgunluğu aşma çabası aynı anda gereklidir. Alım gücünün azalması ve artan işsizlik oranları, stagflasyonun toplum üzerindeki temel etkilerindendir.


Resesyon genellikle fiyat düşüşlerine ve harcamaların azalmasına yol açarken, stagflasyon fiyatların yükselmesi nedeniyle yatırımların ve tüketimin daha da azalmasına neden olur. Stagflasyon, hem ekonomik durgunluk hem de enflasyonun aynı anda meydana gelmesi nedeniyle ekonomi yönetimini zorlaştırır.


Farkların Öne Çıkan Noktaları

Resesyonda, genellikle fiyatlar sabit kalır veya düşer; stagflasyonda fiyatlar yükselir. Resesyon, düşük talep ve üretim ile karakterize edilir; stagflasyonda düşük üretim, yüksek işsizlik ve yüksek fiyatlar bir aradadır. Resesyonda, ekonomik büyüme tamamen durur; stagflasyonda ise durgunluk ve enflasyon bir aradadır. Her iki durum da farklı dinamikler içerir ve farklı ekonomik politika araçları gerektirir. Stagflasyonla mücadele etmek, politika yapıcılar için daha karmaşık bir süreçtir çünkü alınacak önlemler arasında bir denge sağlamak zorunludur.


NASIL YATIRIMCI OLABİLİRİM?

Sizi InvestAZ dijital yatırım dünyası ile tanışmaya davet ediyoruz. Aşağıdaki adımları izleyerek hemen e-yatırımcı olabilirsiniz.

  • Yan tarafta bulunan Demo Hesap formunu doldurarak ücretsiz e-yatırım hesabı açabilirsiniz.

    • Gerçek hesap açma başvurusunda bulunarak yatırım dünyasının kapılarını açabilirsiniz.

  • Hesabınızı fonladıktan sonra işlemlerinize kolayca başlayabilirsiz.

InvestAZ web sitemizde yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sayfalarda yayınlanan görüş, yorum, haber veya öneriler nedeniyle ortaya çıkacak ticari kazanç veya kayıplardan InvestAZ Yatırım Menkul Değerler A.Ş. sorumlu değildir. Buradaki yazı, görüş ve yorumlar sayfa ziyaretçilerini bilgilendirme niteliği taşımaktadır. Rapor sayfalarında yayınlanan hiçbir yazı, görüş, resim, analiz ve diğer sunumlar izin alınmadan yazılı veya görsel basın organlarında yayınlanamaz.
Ücretsiz Hesap AçYATIRIMA BAŞLA